7 Mayıs 2010 Cuma

ve diyete başlıyorum. 50 kilo olan ben ne ara birkaç kilo aldım bilemiyorum. Zaten fark etsem çenemi tutar, asla bu duruma gelmezdim. Şimdi "en fazla 5 kiloyu neden bu kadar kafasına takıyor ki" diye düşünülebilir. Bilmiyorum. Sanırım kompleksliyim biraz ya da bilemedim işte.
Bir haftalık bir diyet buldum. Secret Heart Memorial Hastanesi'nin kilolu hastalarını ameliyat etmeden önce bu diyeti uygulatıyorlarmış. Bir hafta da eğer ki düzgün bir şekilde diyet uygulanılırsa 5 ila 8 kilo vermek mümkünmüş. Diyet basit. Lahana çorbası tarzında bir çorba, yağ yakıyormuş. Tüm gün onu içiyorsun. Onun dışında bir gün sadece meyve, öteki gün sadece sebze yiyebiliyorsun. 5. gün 310 gr. kırmızı et, 6. gün 3-4 adet köfte yemek serbest. Öfff çok yemek yiyen birisi değilim ama bu kadar sıkıcı bir programı uygulamak da ölüm ! Alkol, asitli ve diyet içecekler yasak. Ağlamak istiyorum ama pes etmek yok. 5 kiloyu alnımın akıyla verrceğim. Tabi önce evde ki bir kutu kurabiyeyi bitirmek ve de hafta sonu babamın mangal partisine katılmak planlarım arasında :D

28 Nisan 2010 Çarşamba

Şimdi bir "Avatar" çekiliosa, bir "Alice in Wonderland" ı izlerken bir yandan da ormanın kokusunu duyabiliosan bütün bunları Cüneyt Arkın'lara, Kadir İnanır'lara, Fatma Girikler'e borçlusun. Unutma hahaha :P

22 Nisan 2010 Perşembe

"Şimdi dallarında sincapların yaşadığı mutlu bir ağaç yapalım, şuraya üzerine kunduzların çıkıp güneşleneceği bir kayalık çizelim, gölümüzü içinde küçük canlıların yaşadığı mutlu çalılarla süsleyelim..."

"Şimdi diyorsunuzdur Bob ne yaptın, resmi mahvettin; ama bu birazdan mutlu bir ağaca dönüşecek."

"Bir zamanlar içinde yaşlı bir oduncunun huzur içinde yaşadığı bir kulübe yapmaya ne dersiniz?"

"... Fırçamızla tuvalimize dokunuyoruz. Çok kolay! Korkmadan dokunuyoruz... Hata diye bir şey yoktur. Sadece küçük mutlu kazalar vardır... Şuraya yaşlı bir ağaç çiziyoruz. Belki de şurada yaşayan mutlu küçük çalılıklar vardır; işte tam şurada... Belki de çalılıkların arasında sevimli minik sincaplar neşeyle geziniyorlar. Biraz vanday kahverengi, biraz titan beyazı alalım... Tamam...."

"Evet, ben manzara resimleri yapıyorum. Çünkü doğanın bin bir güzelliğini ve bu kusursuz dengeyi insanlara hatırlatmak hoşuma gidiyor. Siz güzelliklerin farkına varın yeter..."


Bob Ross

http://www.turkcebilgi.com/bob_ross/ansiklopedi
Bazen hayat çıkmaz döndüye girer...

21 Nisan 2010 Çarşamba

Yasal Uyarı : çok sıkıldım. gereksiz ileti ve yorumlarımdan sakınınız !

doğruluğundan emin olduğum nadir testlerden biri :) çok aradım nette çok :P

1.Kız/erkek arkadaşınızın evine doğru gidiyorsunuz. Eve ulaşmanın iki yolu var. Bir tanesi dogrudan eve götürüyor, hızlı ama çok sıkıcı bir yol. Diğer yol ise daha uzunca fakat etrafta görülecek ilginç dükkanlar, güzel bir manzara ve renkli insanlar var. Sevgilinize gitmek için hangi yolu seçerdiniz?

2.Yolda 2 gül bahçesine rastladınız. Bir tanesi kırmızı güllerden diğeri beyaz güllerden oluşmuş. Sevgiliniz için 20 adet gül koparmaya karar verdiniz. Kaç tane kırmızı, kaç tane beyaz seçerdiniz? (isterseniz hepsini tek bir renkten 0seçebilirsiniz)

3.Sonunda eve vardınız. Arkadaşınız kapıyı açtı. Sevgilinizi çağırmasını rica edebilirsiniz yada kendiniz girip onu alabilirsiniz. Hangisini yaparsınız?

4.Sevgilinizin odasına gittiniz ama orda kimse yok. Gülleri orda bırakmaya karar verdiniz. Pencerenin yanına mı yoksa yatağın üzerine mi bırakırsınız?

5.Gün bitti ve artık yatma zamanı. Sevgiliniz ve siz ayrı odalarda yatıyorsunuz. Sabah uyanma vakti gelince, sevgilinizin odasına gidip bir baktınız. Sevgiliniz hala uyuyor mu yoksa uyanık mı?

6.Artık kendi evinize dönme zamanı. Kısa yolu mu yoksa uzun yolu mu tercih edersiniz?

Şimdi Cevaplar

1.Yol, sizin aşka karşı nasıl bir tavır aldığınızı gösterir. Eğer kısa yolu seçerseniz, çabuk ve kolay aşık olan bir tipsiniz. Eğer uzun yolu tercih ediyorsanız kolay kolay aşık olmuyorsunuz ve uzun zaman geçmesi gerekiyor.

2.Kırmızı güllerin sayısı ilişkiye ne kadar kendinizden verdiğinizi ve beyaz güllerin sayısı karşılığında ne kadar beklediğinizi gösterir. Örneğin, 18 kırmızı ve 2 beyaz tercih etmişseniz, %90 veriyorsunuz ve karşılığında sadece %10 bekliyorsunuz demektir.

3.Bu soru sizin ilişkideki problemlere karşı nasıl yaklaştığınızı gösteriyor. Eğer arkadaşından rica etmişseniz, o zaman problemleri yok farzetmeyi tercih ediyor ve bir şekilde kendi kendine çözümlenmesini bekliyorsunuz demektir. Eğer kendiniz gidip almış iseniz, o zaman biraz daha direk bir insansınız ve sorunları hemen çözmeyi tercih ediyorsunuz.

4.Güllerin nereye bırakıldığı sevgilinizi ne kadar çok görmek istediğinizi gösteriyor. Yatağın üzerine bırakmak, onu görmeyi çok istediğinizin göstergesi, buna karşılık pencere kenarına bırakmak görüşmesenizde olur anlamına geliyor.

5.Bu soru sevgilinizin kişiliğine nasıl yaklaştığınızı gösteriyor. Eğer onu uyurken buluyorsanız, sevgilinizi olduğu gibi seviyorsunuz. Eğer uyanıkken buluyorsanız, sizin için değişmesini bekliyorsunuz demektir.

6.Eve dönüş yolu bir insana ne kadar süre aşık kalabileceğinizi gösteriyor. Eğer kısa yolu seçmiş iseniz genelde aşklarınız çok çabuk bitiyor demektir. Eğer uzun yolu seçmişseniz bir ilişkide aşkınızın daha uzun süre devam edeceğini gösteriyor
Pöfff ! İşte olup işinizin olmaması çok sıkıcı bir olaymış. Hani öyle özenilecek hiçbir şeyi yok. Ofis zaten sıkıcı bir ortam, günlerdir uykuya doyamıyorum bir de böyle yapacak bir şey olmayınca insan bayılacak gibi oluyor. Göz kapatlarım ağırlaşıyor ağırlaşıyor. Kapanmasın diye büyük mücadele veriyorum. "Şimde evde olmak vardı." diyorum. Yatakta bir seksen uzanmak. Offf ne müthiş olurdu. Neyse iki de bir görüşmem var sonra da büyük ihtimalle işe başlamam gerekecek. O zaman da sanırım işlerin yoğunluğundan, bir şeyi beğenmemelerinden şikayetçi olacağım. Tipik çalışan insan hali işte :/